“Farkındalık” (awareness) kelimesi, Batı kaynaklı görünse de aslında bir Budist iç görü yaklaşımı ve pratiği. Tekrar sonucunda zihinsel bir duruma dönüşen farkındalık, ruhani bir pratikten bağımsız olarak, yaklaşık sadece 40 yıl önce Batı’nın psikoterapi süreçlerinde yer buldu.

Bir yöntem kadar bir süreci de ifade ettiğini söyleyebileceğimiz farkındalık, gerek Budizm ve meditasyon alanında olsun gerekse onu ilk kullanan John Kabat-Zinn ve sonraki meslekdaşları sayesinde Batı psikoterapisinde olsun pek çok tanıma sahip. An’da olma, gözlem, açıklık ve yargısızlık gibi önemli bileşenlere sahip olan farkındalık kavramını en basit (!) haliyle “odağın istemli olarak an’daki deneyime yöneltilmesi” olarak tanımlayabiliriz. Ve bu deneyimden kasıt dışımızda yaşanan herhangi bir durum kadar kendi bilişsel, duygusal ve hatta bedensel algı, duyum veya sürecimizdir de.

İYİ KÖTÜ, DOĞRU YANLIŞ OLMASA?

Farkındalık hakkında sayfalarca yazmak mümkün (merak edenler bloğuma ya da önerdiğim faydalı link ve kitaplara bakabilir) bununla birlikte sözü burada çok uzatmadan benim için neden öne çıktı bu kavram ona gelelim. Farkındalık bilişsel bir pratik, bir meditasyon ya da terapi olsun değişimden önce kabule yöneliktir. Yani koçluktaki “kişinin tam ve bütün olduğu” anlayışında da rastladığımız gibi “değişimi değil yargısızca farkına varmayı” hedefler. Ve aslına bakarsanız değişim, farkındalık ve kabulün paradoksal bir sonucu olarak ortaya çıkar. Özetle bu kişinin kendisini ve sürecini “iyi-kötü”, “değişmesi-düzelmesi gereken” olarak değil sadece olduğu gibi görmesi ile başlamasını esas alan bir yaklaşım. Bu haliyle de Gestalt’a yaklaşmaktadır.

Farkındalığın bir açılımı da günümüzde giderek daha sık rastladığımız “mindfulness” kavramı. Kendisi ve ifade ettiği arasında garip bir ikilem olan bu kelimenin dilimizde de adam akıllı bir karşılığı henüz yok. Çoğunlukla “bilinçli farkındalık” olarak rastladığımız bu kavramda temelde açık, nazik ve yargısız bilişsel farkındalığı spiritüel metotlarla (meditasyon) birleştirmekte.

FARKINDALIK KOÇLUĞU NEDİR?

Farkındalık Koçluğu genel koçluk yaklaşımından çok da farklı olmamakla beraber salt bilişsel olmanın ötesine geçen bir yaklaşım. Geleneksel Koçluğun koç ve danışan eşitliği, kaynak ve potansiyel odaklılık, açıklık ve yargısızlık, güven ve saygı gibi temel taşları burada da aynı derecede önemli.

KOÇLUK MÜDAHELE DEĞİL, TANIKLIKTIR

Geleneksel Koçlukta soru temelli ve yapma odaklı yaklaşım ağırlık taşırken, Farkındalık Koçluğu kişiye öncelikle olma odaklı ve pozitif bir alan açmayı ve sadece zihni değil sinir sistemi ve bedeni de sürecin içine dâhil eder. Dışta olana olduğu kadar içte olana da odaklanın bu yaklaşım da gelenekselde olduğu ve adından da anlaşılacağı üzere önce farkındalığı hedefler. Bunun için de Geleneksel Koçluk araçlarının yanı sıra zamanın sınadığı ve bilimin kanıtladığı spiritüel uygulamalardan da faydalanır.

Özetle, Farkındalık Koçluğu sürece sorulara cevap veren zihnin yanı sıra somatik duyumlarla iç görünün de katıldığı, kaynak ve potansiyellerle çözümlerin farkındalığını hedefleyen ve yapmaktan olmaya, dengesizlikten dengeye, ayrışmadan birliğe, içerikten biçime, dıştan içe yönelten bir süreç.

Siz sadece zihinden ibaret değilsiniz ve o gürültücü parçanızın yarattığı soru(n)ları çözecek çok daha fazla araca sahipsiniz. Gelin daha doyumlu ve mutlu bir hayat için bunları birlikte açığa çıkaralım.